Sonunda kafayı yedi Melis demeyin, şarkı söylüyorum! Yazının sonuna geldiğinizde siz de söyleyeceksiniz, merak etmeyin.
Aralık ayı… Yılın son ayı, Finlandiya’nın en karanlık ayı, yılsonu raporlarının yazıldığı, bu yıl da geçti gitti işte dedirten, bir sonraki yılın artık başlamasını iple çektiren lanet bir ay… Kimisi için…
Benim için değil, asla da olmayacak! Sadece benim için değil elbet bütün çocuklar ve içlerinde bir çocuk yaşayan kimse için değil, olmamalı. Aralık ayı en güzel ay. Neden mi? Peki anlatacağım.
Çünkü Aralık ayı tonttuların yani sizlerin deyimiyle elflerin ya da Noel Babanın küçük yardımcılarının en sık görüldüğü ay. Ben küçükken daha sık rastlardım tonttulara, İstanbul’daki evimizin bahçesinde dolaşırlardı. Perdenin arkasına saklanır beklerdim onları. Onlar da ağaçların arkasına saklanırlardı ama benden kaçmazdı. Ne yapıyor bu tonttular burada diye sorduğumda, annem ”e sana bakmaya gelmişlerdir, uslu duruyor musun diye” gayet mantıklı bir cevap verirdi. Elbette ki uslu duruyordum. Uslu durmazsam Noel Baba 24 Aralık Noel akşamı arifesinde bana hediye getirmeyebilirdi. Bu riski alacak göz var mı bende sanıyorsunuz?
Sabırsızlıkla bekliyordum Noel Babayı. Finlandiya’dan anneannem adresimize postayla Noel takvimini yollamış oluyordu zaten. Böylece 1 Aralık’tan itibaren her gün bir kutu açabiliyordum ve Noel’e kaç gün kaldığını takip edebiliyordum. Açılan her kutudan güzel bir resim çıkıyordu, bazı yıllar kutuların içinden çikolata çıkan takvimler de yolluyordu anneannem. Ben onları daha çok seviyordum ama resimler de güzeldi.
Acaba Noel Baba mektubumu almış mıydı? Ya almadıysa, nereden bilecekti istediklerimin listesini… Gerçi tonttular not alıyorlardı elbet böyle şeyleri ama tonttulara da her zaman güven olmaz. Laf aramızda kendileri yaramazlar zaten biraz. Ben ne olur ne olmaz mektubumu yazıyordum ve Joulupukki’ye yani Noel Baba’ya yolluyordum (Annem mektubun bir kopyasını kendine saklıyordu hep, neden bilmiyorum). Adres belli: Joulupukki, Korvatunturi Finlandiya. Herkes biliyor zaten Joulupukki’nin Finlandiya’da yaşadığını. Günde yaklaşık 30 000 mektup alan Joulupukki peki benim mektubumu hatırlayacak mıydı? Başlarda şüphem vardı ama oldukça iyi tutturduğunu gördükten sonra Finlandiya’da ona yardımcı olan tonttuların işe yaradığına güvenmeye başladım. Elbet her gelen mektubu hatırlıyor Joulupukki, bir de üşenmiyor her birine teker teker cevap gönderiyor. Tamam kesin kafayı yedi Melis demeyin sakın, inanmıyorsanız siz de yazın önümüzdeki sene, göreceksiniz!
Sonra Noel kartlarını hazırlamak gerekiyordu pek tabii ki. Vaktinde yetişebilmeleri için oldukça erken başlardık kart yapmaya. Renkli kartonlar alınır, yaldızlı yapıştırmalar seçilir, boya kalemleri, uhu, cetvel, makas, zarflar… Evet annemle birlikte oturur saatlerce kart yapardık. Kuzenlerime, teyzelerime, anneanneme, arkadaşlarıma… Liste uzundu. Müzik evimizin vazgeçilmez bir unsuru olmuştur her zaman, kart yaparken tercihimiz Noel şarkılarıydı elbet. Tip tap tip tap tipe tipe tip tap…
Bir de kurabiyeler yapılmalıydı. Piparikakkular yani geleneksel olarak yıldız veya kalp şeklinde yapılan zencefilli noel kurabiyeleri öyle güzel kokuturdu ki evi fırından çıktı mı, misss. Kurabiye mi yoksa pulla mı yani hamurlu topak tatlılar mı daha lezzetli hala kararsızım bu konuda. Kakuleli hamur tatlılarından da yapardık elbet. Babam fırından çıkan ilk tepsiyi hiç affetmez hemen götürürdü. Biz de en az 5-6 tepsi yapmak durumunda kalırdık.
E Noel ağacı da süslenmeli. Aralık ayı bir telaş bir telaş. Finlandiya’da geleneksel olarak Noel arifesinde süslenen ağacı biz daha erken süslerdik. Renkli toplar, ışıklar, el yapımı süsler hatta delikli kurabiyeler bile asardık ağacımıza.
Artık 24 Aralık gelip çattı mı heyecan dorukta olurdu. Yataktan fırlayarak kalkardım o sabah. Annem daha da erken kalkmış ve mutfağı akşama yiyeceğimiz nefis noel yemekleri ile kokutmuş olurdu. Ben de yardım ederdim anneme, sofrayı hazırlar, fındık-fıstık ve şeker tabaklarını yerleştirirdim sehpalara. Noel Baba’ya söyleyeceğim şarkıyı çalışmak için biraz vaktim olurdu banyo yapmadan. Banyo yaptıktan sonra bayramlık elbisemi giyerdim. Mumlar yakılmış olurdu ve beklemeye başlardık. Tak tak tak…. Kapı mı çalınıyor? Tak tak tak… Evet evet Joulupukki geldi bile!
………..
Bundan bir kaç hafta önce bir Pazar günü eşim “haydi kalk Melis şehre iniyoruz” dedi. Pazar Pazar bana bir tembellik çökmüş, hiç kalkasım yoktu açıkçası. “E bugün Noel sezonunun açılışı var ama, caddeyi ışıklandıracaklar ve…..” “ Ve ne?”… “Ve, Joulupukki geliyor tabii ki” demesiyle fırladım. Hem-men giyinip çıktık. 24 Kasım’da Helsinki’nin ana caddelerinden biri olan Aleksanterinkatu ışıklandırıldı, öncesinde belediye başkanı ana kilise meydanında bir açılış konuşması yaptı, çocuk korosu Noel şarkıları söyledi ve sonra Noel Baba Helsinkilileri selamlamaya kilisenin merdivenlerine çıktı. Sonrasında da tonttulardan, çocuklardan, köpeklerden, atlardan, ambulans ve itfaiye gibi ışıklı arabalardan oluşan bir Noel alayını izledik. ”Meliiiis, iyice saçmaladın artık”, diyenleriniz var, duyar gibiyim. Lütfen… Binlerce insanla birlikte izledik alayı, hepsi şahidimdir. Yine inanmıyorsanız, seneye bekleriz, daha ne diyeyim?
Böylece açmış bulunduk sezonu. Noel arifesini ve gününü genelde insanlar aileleriyle birlikte geçirdikleri için iş arkadaşları ve yakın arkadaş gruplarıyla vakitlice bayramlaşmak gerekir. İşte bu yüzden Aralık ayı Finlandiya’da küçük Noel partileri ile doludur. Her haftasonu bir grup arkadaş kendi arasında Noel’i kutlar. Bu kutlamalar aynı zamanda sene sonu stres atma partisine dönüşmüş olduğundan alkolün dozu biraz kaçabilir ama tonttular bunları gözmezden gelir. Mağazaların ışıklandırılmış vitrinlerine, hediye alma curcunasına hiç girmiyorum bile, bunların pek bir farkı yok Türkiye’deki yılbaşı telaşından. Şehrin çeşitli yerlerine kurulan Noel pazarları yalnız ayrı bir renk katmıyor değil bu telaşeye, o ayrı. Kıssadan hisse Aralık ayı neşeli, bol renkli, tarçın ve zencefil kokulu ve de herkesin içten içe Noel akşamını beklediği bir ay oluveriyor bizim buralarda. Çocuklar Joulupukki’yi, büyükler ise ayaklarını şöööle bi uzatabilecekleri sakin bir tatili iple çekiyorlar. Kulaklarda tip tap tip tap tipe tipe tip tap…
Hristiyan dünyasının en önemli kutlaması olması bir yana, Noel de bir bayram işte. Birlikte yemek yenilen, sevdiklerin hatırlandığı, aileyle birlikte vakit geçirmenin en önemli olduğu bir bayram. Tıpkı bizim bildiğimiz bayramlar gibi kendine has gelenek ve göreneklerinin olduğu bir bayram. En güzeli işte bu! ”Bugün bayram erken kalkın çocuklar”şarkısını duyduğumuzda içimizde birşeyler kıpraşmıyor mu, işte benim bir de tip tap tip tap seslerini duyduğumda kıpraşıyor. Halen şu yaşıma geldim her sene bayram kartlarını kendim yaparım. Noel’i kutlamayanlar benzer adetleri yılbaşında gerçekleştiriyor. Peki siz en son ne zaman bir yılbaşı kartı attınız? Haydi tip tap
Meliscigim ne guzel yazmissin. Bize soruyorlar burada Noel kutluyor musunz diye evet diyorum Aral icin kutlamaya basladik ve son 6 yildir bayagi bir ogrenmisiz Fin noelini. Ve senin bu guzel yani okuyunca iyice emin oldum bu bizim de Bayramimiz ve ayni senin dedigin sekilde kutluyoruz demek ki Fin joulusu kutluyoruz. Bakalim burada Isvec jul’una adapte olacakmiyiz zamanla 🙂 Mutlu Noeller!!