Tasarım-tasarsın-tasar…

Kari Korkman’la yaptığım röportajdan sonra biraz daha açma ihtiyacını hissettim Finlandiya ve tasarım ilişkisini… Şimdiden uyarayım, çok kapsamlı bir yazı beklemeyin zira bu konu başlıbaşına bir tez konusu olabilir, kolaylıkla bir tutkuya dönüşebilir ve bir hayat tarzına entegre olabilir. Konuya başlamışken az daha açmak sadece niyetim.

İstanbul’da büyüdüm ben ama bir ayağımız hep Finlandiya’daydı. Ve evimiz bunu yansıtıyordu. Tabak çanak setlerimiz (belkide sadece mimar olarak bildiğiniz) Alvar Aalto’nun tasarımları, masa örtülerimiz Marimekko’dandı.  Hayır, gösteriş yapmıyorduk, annemin çeyizinden bunlar çıkmıştı sadece… Herkesin çeyizinden bir örnek bunlar çıkıyordu zaten Finlandiya’da. Zaten gösterişli şeyler falan değillerdi, aksine her türlü gösterişten arındırılmış, sade, işlevsel ve de dayanıklı eşyalardı. Yanlış anlamayın, halen de öyleler. Annemin 1970’li yıllarda almış olduğu Marimekko çizgili bluzunu ben bugün halen giyiyorum, İittala cam bardaklarımız sapasağlam duruyorlar.

Bir Marimekko klasiği

Bir Marimekko klasiği

Aaah o İittala yok mu? Finlandiya’yı tasarımda dünya’ya tanıtmış olan, 1950lerin bütün büyük isimlerini biraraya getiren cam markası. O dönemin tasarımcıları her şeye el atmışlar adeta, cam sadece kullandıkları bir ürün oysaki. Tipi itibariyle Ernest Hemingway’i hatırlatan Tapio Wirkkala misal;  amca eline aldığı her hammadeden bir sanat eseri yaratmış. İşin güzeli bu sanat eserlerinin günlük hayatta birebir bir fonksyonu olması. İşte tasarım zaten bu demek. Bu dönem Fin zanaatkârlarının belki de en büyük katkısı, eserlerini halk için üretmeleri ve bu sayede tasarımı herkesin evine sokmayı başarabilmeleri. Gerçekten bugün her Finlinin evinde bu döneme ait bir tasarım eşyası mutlaka halen kullanılmaktadır. Alvar Aalto, Tapio Wirkkala, Timo Sarpenava… bu isimler tasarımı zamansızlaştıran isimler ve modern Fin toplumuna tasarımın hayatın bir parçası olduğu anlayışını aşılayan dehalar.

Ultima Thule serisi, Tapio Wirkkala 1968

Ultima Thule serisi, Tapio Wirkkala 1968

 Bana sorarsanız bu anlayışın çok kolay benimsenmesinin bir sebebi de; bu dönem tasarım eşyalarının anımsattıkları. Klasik Fin tasarım eşyalarına baktığınız zaman Finlandiya’nın doğasından bir parça bulmanız çok mümkün. Durgun bir göl, huş ağaçlarının gövdeleri, bembeyaz bir yer örtüsü, buz tutmuş kayalıklar bu eşyalara esin kaynağı olmak için yetmiştir. İlham bazen de öyle kutunun dışında düşünmekten değil burnunun önündekini görebilmekten gelir. Bir başka deyişle içinde bulunduğumuz doğal ortam modern yaşam için gerekli olan gereçlerde kendine yeni bir çehre edinmiş. İnanın bana Finlandiya’da durgun gölden, huş ağacından bol başka birşey yok.

Fin doğasının tasarıma bir başka etkisi de ışıklandırmanın çeşitliliğinde görülmekte. Hatırlatmama gerek yok sanıyorum ama yılın çok ciddi bir kısmı güneş yüzü görmeyen bir memleketten bahis ediyoruz sonuçta. Eh Fin evlerindeki mumluk sayısı ve lamba çeşitliliğinin bolluğu da işte tam bu yüzden.

Bir Alvar Aalto klasiği, 1952

Bir Alvar Aalto klasiği, 1952

Nasıl İittala markası cam üstadlarını biraraya getirmeyi başarmışsa 1993 yılında kurulan Innolux da bunu ışıklandırma kategorisinde oldukça iyi becerdi diyebilirim. Innolux’un listesinde genç tasarımcıların yanı sıra Yki Nummi’nin ve  Eero Aarnio’nun da ismine rastlamak mümkün. Daha da klasik aydıntlatmalar için Aalto çiftinin de kurucularından olduğu Artek mağazalarının kataloglarına bakmanızı tavsiye ederim.

Sadece burada yazdıklarımı düşünün bir kere: Doğasının olduğu gibi kaldığı, dünyaca ünlü tasarımcılar yetiştirmiş bir ülkede büyümüş ve de büyürken günlük kullanım eşyalarının birer sanat eseri olduğu bir nesil… Nasıl olmasın da doğa tasarımın, tasarım hayatın bir parçası olmaya devam etmesin?

İşte böyle düşününce günümüz Fin tasarımını anlamak daha da kolaylaşıyor. Geleneklere saygılı, minimalist ve işlevsel yaklaşım, ekolojik ve geri-dönüşüme yönelik… İşte bunlar kanımca günümüz Fin tasarımını özetleyen değerler. Tasarımla birlikte günlük hayatını da…

Ve son olarak  bir resim daha paylaşmak istiyorum sizlerle. Tasarım bir anlayış ve günlük hayatın bir parçası derken işte tam olarak bunu kastediyorum çünkü.

Resim: Melis Arı

Resim: Melis Arı

Melis Arı Gürhanlı

Melis Arı Gürhanlı

Ben Melis. Hep Finli Melis oldum. Finlandiya’ya taşınmadan önce çok kereler geldim, taşındıktan sonra çok kereler buradan gittim. Döndüm dolaştım yine geldim. Siyasal tarih okudum ama siyasal tarihçi olmadım. Projeler beni buldu, ben onları koordine ettim. Helsinki’de tabir-i caizse çokkültürlülük alanında çalışıyorum. Yaşadığım şehri keşfetmeyi, keşiflerimi paylaşmayı seviyorum.