MİSAFİR KALEM: Yeni Başlayanlar İçin Sauna (2. bölüm)

Halil Gürhanlı’nın yazıpta bizlerle paylaştığı ve 27 Şubat’ta birinci bölümü yayınlanan yazının devamı…

Neyse efendim, bitişik odaya eşyalarımı bıraktıktan sonra elimde bir tek hâlâ ne derde derman olduğuna vakıf olamadığım bitki demeti ile saunaya girdim. Kader ortağım içeride olmalı fakat ışık kaynağı namına sadece ocaktaki közlerden çıkan ısı harelerinin bulunduğu odada koca adamı görmek ne mümkün! Abes biçimde saunanın ortasında dikilirken neyse ki belli belirsiz bir insan sesi duydum da onun geldiği yöne doğru temkinli birkaç adım atıp kendime duvar dibinde oturacak bir yer buldum. Dışarıdaki termometre -15’i gösterdiğinden sıcak hoşuma gitmişti. Gözlerimin karanlığa alıştığında ise tüm duvarların ve oturduğum yeri yoklarken kullandığım elimin isten simsiyah olduğunu fark ettim. Şaşkınlıkla oramı buramı “boyanmış mı” diye yoklarken ocaktan ardı ardına gelen, gök gürültüsü gibi bir sesle irkildim.

Ne tip olursa olsun her saunanın olmazsa olmazı, ocağın üzerindeki taşları. Bu taşların alametifarikası ise yüksek ısıya dayanıklı olmaları ve üzerlerine su atılmasıyla çıkardıkları buhar vesilesiyle odadaki havayı nemlendirerek saunadaki sıcaklık hissini artırmaları. İşte yüreğimi ağzıma getiren o ses Tero’nun korkunç sıcaklıktaki taşlara attığı sudan kaynaklanıyormuş. Bu löyly denen (“löğlü” diye okunuyor) sauna taşlarına düzenli aralıklarla su atma işi, yine öyle her yiğidin harcı değil, adeta bir ritüel. Hayranlıkla izlediğim Tero’nun tecrübeli ellerinde kolay görünüyordu ama kazın ayağı hiç de öyle değil. Bir kere suyu atmayı bilmek lazım; sauna içerisindeki ufak ahşap kovadan kepçe ile alınan suyu ardı ardına birkaç zarif bilek hareketleriyle ocaktaki taşların üzerine her tarafına eşit pay edecek şekilde fırlatmak, hedefini şaşırıp duvara ya da yere atarak binbir zahmetle getirilmiş suyu heba etmemek gerekiyor. Ayrıca havayı iyi takip etmek, löylylerin arasında optimum zaman bırakmak lazım, suyu ne çok seyrek atıp havayı kurutmak ne de ikide birde atıp içeriyi durulmayacak kadar sıcak hale getirmek.

Modern elektrikli saunada löyly ve gizemli bitki demeti.

Modern elektrikli saunada löyly ve gizemli bitki demeti.

Önceki sauna tecrübelerimin neden hep acı, hep gözyaşı dolu olduğunu da işbu vesileyle öğrenmiş oldum; löyly eksikliği. Taşlardan çıkan buharla içeriyi saran sıcak dalga önce sanki üzerime fön makinası doğrultulmuş gibi bir etki yaratsa da bu his, hemen ardından gelen nemli hava ile yerini tarifi güç bir gevşemeye bırakmıştı. Aslında bünyem itibariyle, insanı meşgul edecek hiçbir şeyin olmadığı ufak bir odada birkaç dakikadan fazla duramamam, kıpırdanmaya başlamam gerekiyordu fakat her nasılsa oturduğum yerde oturmaktan, kendimi odayı kaplayan uhrevi dinginliğe bırakmaktan ziyadesiyle memnundum. Annem görse gurur duyardı, öyle söyleyeyim.

Hemen karşımda asılı duran termometreye gözüm iliştiğinde ise –abartmıyorum– 100°C’yi geçiyordu! Mantıklı olan “Heyhat!” nağralarıyla ortamı terk etmemdi ama gayet helva kıvamındaydım. Zaman mevhumunu kaybedeli ise bir hayli olmuştu. Bunu fark etmiş olsa gerek, Tero kendisinde de bir adet bulunan gizemli demeti kavradı, ahşap su kovasında biraz beklettikten sonra da ocaktaki taşların üzerinde ters düz etti. Savo lehçesindeki adı vasta olan (diğer yörelerde vihta deniyor) işbu demet huş ağacının taze dallarından yapılıyor ve löyly’ye taptaze bir bahar aroması veriyor.

Tero’nun bana tam bir kültür şoku yaşatmayı amaç edindiğinden şüphem kalmamıştı, zira ben daha içeriyi kaplayan kokunun ayırdına yavaştan varmaya başlarken –yine abartmıyorum– kendisini elindeki vasta demetiyle kırbaçlamaya başladı! O ana kadar gayet aklı başında görünen bu yetişkin adam, karşımda sırtını, kol ve bacaklarını hunharca dövüyordu! “Neler oluyor?” demeye kalmadan, sağ olsun gözlerimdeki dehşeti görüp yumruk olmuş elinin başparmağını kaldırarak bana “her şeyin yolunda olduğunu” gösteren evrensel işareti yapmakla yetindi. Efendim bu işlem, cilt altındaki kılcal damarlardaki dolaşımı hızlandırmakla kalmıyormuş, üstüne üstlük vücutta hoş bir koku bırakmak suretiyle bir nevi doğal deodorant işlevi de görüyormuş. Yaradana sığınıp ben de giriştim tabii mecburen kendi kendime, misafiriz ne de olsa…

Pekka Halonen'in "Saunada" isimli tablosunda "Vihta" ile dövünen genç adam.

Pekka Halonen’in “Saunada” isimli tablosunda “Vihta” ile dövünen genç adam.

Bu enteresan işlemin hemen ardından kendi adıma karar verme yetimi öylesine yitirmiştim ki sürprizlerle dolu ev sahibimin tek hareketiyle peşine takılıp ördek yavrusu misali saunayı terk etmem bir oldu. Kıyafetlerimizi bıraktığımız yan odada belimize birer havlu sarıp soluğu dışarıda aldık. Yine, o zamana kadar bildiğimi sandığım her şey bana bu yaptığımızın son derece mantıksız bir hareket olduğunu, 115 derecelik ani sıcaklık değişiminden şoka girmemin an meselesi olduğunu söylüyordu. Fakat inanılması güç bir biçimde ne üşüyor ne de titriyordum. Aksine karların üzerinde dikilmiş, vücudum buram buram tüterken, muzaffer bir kumandan edasıyla etrafımı çevreleyen karanlık ormanı seyre dalmıştım. Kendimi daha önce hiç olmadığım kadar huzurlu ve zinde hissediyordum. O sırada Tero, adet olduğu üzere bir kutu Fin birasını açıp uzatarak o zamana kadarki ilk lafını etti: ‘Welcome to Finland!’

Gerçekten de hoş gelmişti Finlandiya bana. Yıllar içerisinde sayısız kereler saunanın her türlüsünü tecrübe etme imkânı buldum ne mutlu ki. Bazen apartmanımızda ortak kullanılan elektrikli saunaya, bazen de Helsinki şehir merkezindeki odun sobalı halk saunası ya da merkezin az dışındaki milli parkta yer alan isli saunaya, haftada en az bir kere gitmek alışkanlık haline geldi. Övünmek gibi olmasın ama löyly tekniğim de hatırı sayılır derecede gelişti.

Bir de unutmadan: Her Finli gibi ben de isli saunadan aldığım tadı başka şeyden alamıyorum.

 

Sauna’nın ABC’si için Finlandiya Sauna Derneği’nin sitesine göz gezdirmekte yarar var.

Finlandiya ziyaretinin olmazsa olmazı saunanın Helsinki’de layığıyla tadına varılabilecek dört adres ise:

  • Kotiharjun Sauna ve Arla Sauna Helsinki şehir merkezindeki en eski halk saunaları, odun sobalı.
  • Kultturi Sauna Helsinki merkezinde yeni açılan, özellikle mimarı tasarımıyla dikkat çeken “trendy” denilebilecek bir sauna. Odun sobalı. Deniz kıyısında olması ve yüzülebilmesi avantaj.
  • Benim favorim ise kesinlikle Kuusijärvi Savusauna. Şehir merkezinden 30dk’lık otobüs yolculuğuyla ulaşılabilen bu isli sauna hem ormanın içerisinde hem de göl kıyısında. Özellikle kışın sauna arasında donmuş göle atlamak için birebir.

One thought on “MİSAFİR KALEM: Yeni Başlayanlar İçin Sauna (2. bölüm)

  1. Turku’da önerebileceğiniz sauna var mı peki? Helsinki’ye de gitmeyi düşünüyorum ancak Turku’da yapacak etkinlik sayısının Helsinki’ye göre az olacağını düşündüğümden sordum.