Cengizhan’ın da yazdığı gibi festival sevenler için Finlandiya özellikle yaz aylarında bir cennet. www.festivals.fi sayfasını ziyaret edecek olursanız ne demek istediğimi anlayacaksınız. Müzik festivallerinin yanı sıra film, tiyatro, kültür ve şehir festivallerinin de sayısı oldukça fazla. Örneğin geçtiğimiz haftasonu ünlü yönetmen kardeşler Aki ve Mika Kaurismäki’nin ilkini 1986 yılında düzenlemiş oldukları ve dünyanın en kuzey film festivali olarak ta bilinen Sodankyl ä film festivali gerçekleşti. Şüphesiz aydınlık gecelerde film izlemenin zevki bir başka.
Aydınlık geceler demişken… 21 Haziran gündönümü Finlandiya’da yaşanması gereken tecrübelerden bir tanesi kesinlikle. Daha önceki yazımda sizlere 1 Mayıs’ın bir şehir festivali olduğunu anlatmıştım. 21 Haziran’ı takip eden haftasonunda ise şehirde pek birine rastlamanız mümkün değildir. Herkes atlar arabasına ve mökkisine yani yaz kulübesine kaçar; kimi ailesiyle sakin bir haftasonu geçirmeye, kimisi ise arkadaşlarıyla birlikte şehirden uzak, doğanın tadını çıkarmaya. Kulübenin mütevazi olanı makbuldür. Fazladan yatak odasına, büyük bir mutfağa, televizyona, internet bağlantısına kimin ne ihtiyacı olsun tatildeyken, üstelik doğanın ortasındayken. Şehirde bırakılır teknoloji objeleri ve stres. Ama mutlaka Juhannus’ta, yani gündönümü kutlamalarında, barbekü yapılır, sauna’ya girilir, sauna birası içilir ve hava nasıl olursa olsun ve suyun derecesi ne olursa olsun göle girilir. Buna kış kürkünü atmak ta denir, yüzme sezonu başlamıştır. Evet güneş batmaz o gece…
Daha haftalar öncesinden bellidir Juhannus programı, tatil planları ona göre yapılır, son toplantılar 21 Haziran’dan önce gerçekleştirilir, raporlar en geç o haftaya yazılır ve yaz tatili Juhannus ile başlar. Temmuz ayında adeta bütün ülke tatildedir. Geçtiğimiz sene Helsinki Times gazetesi internet sayfasında şu mesajı yayınladı Haziran sonunda; “Finlandiya tatile girmiştir, duyurulur! Temmuz ayında meclis bile kapalıdır ve Finlandiya’da haber yapılmaya değer bir şey gerçekleşmez. Biz de bu yüzden gazetemizi bir aylığına kapatıyoruz. Siz de her Finli gibi bu ayın keyfini çıkarın, göle girin ve bol bol çilek yiğin.”
Bu mesaj ülkenin ruh halini oldukça iyi özetlemekte bana sorarsanız. Juhannus planları dışında havanın o haftasonu nasıl olacağına dair spekülasyonlar da ayrı bir mevzu oluşturur arkadaşlar arasında. Acaba bu sene yağmur yağacak mı? Yağsa da yağmasa da, bir başka Juhannus geleneği olan, ateş bir su kenarında mutlaka yakılır. Finlandiya’nın 187 888 gölünün hemen hemen hepsinin kıyısında bir şenlik ateşine rastlamak mümkün Juhannus arifesinde. Köy halkı en yakın ateşin kenarında toplanır, iyi yaz dileklerini diler.
Daha enteresan gelenekler de yok değil. Örneğin geceyarısı tarlada çıplak koşmak ya da bir genç kızın geceyarısı kuyudan aşağı bakması alışa gelmiş gelenekler arasında… Ben de küçükken Juhannus arifesinde 7 farklı çiçek toplar yastığımın altına yerleştirirdim, rüyamda evleneceğim kişiyi görebilmek için. Bizim her sene yaptığımız bir başka gelenek ise ormandan iki adet genç huş ağacı kapıp, evin girişinin önüne dikmekti. Noel ağacı yerine Juhannus ağaçlarımızın altında dans ederdik… Tahmin edersiniz ki gelenekler bereketlilik ya da evlilik temaları üzerine; bu iki tema bir çok ülkenin ve topluluğun geleneklerinin temelinde yatmaktadır… Aslında farklı kültürleri birleştiren öğeler bulmak sanıldığından çok daha kolay.